Makale
“Gizli ilimler” din değildir...
Evvelki gece televizyonda seyrettiÄŸimiz bir programın konusuydu ‘’gizli ilimler’’... AÅŸikar ilimlerde ne haldeyiz de sıra gizlisine mi geldi diye baÅŸlayıp, sözü akademik dünyadaki performansımıza getirmeyeceÄŸim meraklanmayın...
Özellikle konuÅŸmacıların toplumsal hayatta dindar kimlikleriyle tanınmış sevilen kiÅŸiler olmasıyla yapımın ister istemez büründüÄŸü ‘’dini’’ kisveyedir itirazım... "Gizli ilimler" hakkında bir kısmı tarihi, popüler ama pek çoÄŸu subjektif öngörülerin, seyredenler tarafından hikmet veya dinden sadır bilgilermiÅŸ gibi anlaşılmasındandır ÅŸikayetim... KonuÅŸmacıların da buna razı olmayacaklarından eminim.
Lakin aynı anda hem sosyal medya üzerinden hem de telefonlarla bize ulaÅŸan hareketlilikten anladığım; toplumun güven duyduÄŸu bir televizyon kanalında, yine toplumun güven duyduÄŸu dindar kimseler aracılığıyla ortaya konan bu tartışma; ‘’din’i’ bir içerikle algılanmış...
Soru ÅŸu: ‘’Madem Allah beni bu potansiyelle, bu kaderle yaratmışsa, yaptığım yapacağım hangi iÅŸte kusurlu sayılabilirm ki?’’ Öyle ya diyelim ki parmak uçları sivri bir kadınsanız, sizin doÄŸru dürüst bir aile kadını olamayacağınız buyuruluyor (programda geçen tabiri kullanmayacağım) BoÅŸa çabalamayın, isteseniz de sizden doÄŸru düzgün biri olmaz... Åžeklinde bir algı oluÅŸmuÅŸ mesela program sayesinde... Özelikle gençlerin soruları çığ gibi üÅŸüÅŸünce... Ne diyeceÄŸimi ÅŸaşırdım...
***
Ä°nsanların göz, kulak, el, kol, boy, ten rengi hallerinden yola çıkarak suç mecmuası oluÅŸturmak, yatkınlık haritası çizmek, yüksek ihtimal nirengi saptamak... Bizi benzeÅŸimciliÄŸin son kertesi olan ırkçılığa kadar götürecek bir tehlikeyi barındırıyor maalesef...
‘’Önyargı’’ ÅŸeklinde günlük hayatta sıkça kullandığımız bu meselenin zehirli ucu bizi nefrete kadar sürükleyebilir... Kendi seçimleri olmadığı halde insanların el, parmak, boy, göz, ten gibi varoluÅŸsal niteliklerinden yola çıkıp, onları kategorize etmek, her hadiseyi genetik üzerinden kodlayan bir kabasabalığa yollar bizi mazallah. Nasıl ki kriminoloji hukuk deÄŸilse, kıyafetname de din deÄŸildir...
***
Modern düÅŸüncenin madde ve mana hakkında yarılmaya ve manayı reddetmeye dayalı tavrı, ruhi fakirleÅŸmeyi son haddinde yaÅŸadığımız ÅŸu zamanın en büyük buhranlarındandır malesef. Günümüz için yeni mistik arayışların vesilesidir bu yoksulluk. Tanrıyı gökyüzüne hapsettikten beridir modern insan, tek başınalığı, hatta atomize boyutlarıyla derin yalnızlığını yaÅŸarken... Bilimsel ve endüstriyel geliÅŸim, iletiÅŸim ve biliÅŸimdeki son devrimler, nano teknolojinin geldiÄŸi aÅŸamalar, insanı mutlu, mutmain ve huzurlu birisi haline getireceÄŸine... Gelecekten, yaÅŸlanmaktan, ölümden, sahici iliÅŸkilerden, birbirine güvenden daha çok korkar ve endiÅŸeli hale getirdi... Yoksulluk, sömürü, açlık, hastalık, adaletsiz gelir dağılımı son bulmadığı gibi klimatif denge de bozuldu, ihtiyar gezegenimizin kalp çarpıntıları arttı. Tüm geldiÄŸimiz bilimsel teknolojik zaferler eÅŸliÄŸindedir bu çöküÅŸ... ÇöküÅŸten çıkış tezleri hakkında üretebildiÄŸimiz postmodern tezlerin pek çoÄŸuysa, yeni mistik kurtuluÅŸlar arıyor... Dolayısıyla gizli ilimlere, alternatif kurtarıcılıklara eskisinden daha açız... Üstelik bunun yolu yordamı hakkında düÅŸünmeyeli de belki asırları bulur... Ä°ÅŸte rafa kaldrıdığımız ‘’din’’ tam da bu aÅŸamada gayet kullanışlı, bulutsu, mecazlı, alegorik, epifanik bir dil imkanı verebilir taliplilerine... Çünkü o, vazgeçilmiÅŸ, terkedilmiÅŸ, uzundur yüzüne bakılmamış, kapağı açılmamış bir derin kuyu, meçhuller deryasıdır modern insanın nazarında...
Batıni içeriÄŸi kastetmiyorum, hikmet hatta sezgi de deÄŸil ürktüÄŸüm... Hurafenin din olarak zannedilmesi hadisesi... Bir tecrübeler birikimi olan sezginin, uzun emeklerle iktisap edilmiÅŸ hikmetin elbette tanrısal vergi dediÄŸimiz kısmı vardır, lakin toplumsal deÄŸer atfedilmesi için bile uzun emekler, seyri süluklar, edepler gerektiren bu kıymetli haller... Hukukun kaynağı deÄŸildir... Hukuk kaynağını, açık hükümleriyle, belirgin içerikleriyle yasalardan, yine o yasalara uygun içtihatlardan, toplumsal denenmiÅŸ ve kabul görmüÅŸ sözleÅŸmelerden alır...
Gizli ilimler, önseziler, kiÅŸisel hissediÅŸler, duru-görüler, sübjektif vizyonlar, medyumlarla hukuk kurulmaz...
Bir de ÅŸu var; adı üstünde ‘’gizli ilim’’... Bırakalım gizli kalsın. Gizemi örseleyerek maneviyatı yaÄŸmalayarak kıyamet öncesi elimizde kalmış son birkaç mahremiyeti de berhava etmeyelim... Uyanışlarımız birbirine benzese de herkes kendi uykusunu uyur ancak.
HABER.STAR.COM
Henüz yorum yapılmamış.